İtiraf ediyorum her şey kıskançlıkla başladı. Fotoğraflarına, evlerine , evlerinin her köşesini nasıl güzelleştirdiklerini hayranlıkla izlediğim , severek takip ettiğim blogger arkadaşlarımı ve çalışma odalarını
evim dergisinin aralık sayısında gördüğüm zaman başladı. (ama halen
Emel neden yok diyorum )
Artık bir çoğumuzun evinde salon sadece misafire kapılarını açan kibirli bir oda olmadığı için tek çocuklu ailelere 3 oda fazla geliyor. 1 çekyat atıp ütü odası yapayımı da sevmediğim için evimize ilk yerleştiğimiz gün odalardan biri çalışma odası oldu . Hayalim olan duvardan duvara bir kitaplık ve en ucuzundan İkea bir çalışma masası... Sonra zamanla bir yerlere sığmayan ve odaya konulduğu günden itibaren çok az kullanılan koltuklar geldi gitti bu odadan . Oda kendini bulamadı bir türlü, hobi odası mı olsam , oturma odası taklidi mi yapsam , kütüphane şubesi gibi mi davransam derken en sonunda o da (burada 'da' ayrı ) kendini buldu ve 'sadece sana hizmet etmek istiyorum 'dedi. Haa şimdi birde Buse yancısı var ama olsun ...
Neyse uzun lafı kısası o tatlı kıskançlıktan sonra ( bu arada dergide yer alan bütün blogger arkadaşlarımı tebrik ederim ) odaya bir yenilik getirmeye karar verdim . İşe dikiş köşesini yenilemekten ve renklendirmekten başladım .
Bu eski haline bakınca 'ne kadar da sıkıcıymış' diyorum ....
İlk yaptığım duvarları renklendirmek oldu. Bir köşeye altın sarısı puantiyeler yaptım (ki bu fikir yetenekli blog kankam !
Gülçin 'de yaptığımız geleneksel -4 kişide olsak- bloger buluşmamızda onun
Mollie Makes 'lerine bakarken aklıma geldi ...
Cadence marka akrilik boya (120 som altın kodu) ve 3 faklı boyda ponpon fırçalar kullandım .
Ama ponponlar ile yaptığım zaman böyle boşluklu oluyor. bende parmağımla boyayı dağıttım. Kuruyunca (5 dakika içinde kuruyor) 2. katı bastım.
Karşıdan bakınca nasıl güzel ışıldadığını anlatamam ... Duvarda asılı olan çerçeveyi de ben boyadım. Notlarımı içine astığım bu boş çerçeveyi çok seviyorum. Kendisi kahve tonlarındaydı ve bir puzzle taşıyordu içinde ilk aldığımızda ama önce camını çıkarmıştım sonra sprey boya ile pembeye boyamıştım ama hiç istediğim gibi olmamıştı . Yine de uzun süre çalışma masamın hemen üstünde kullandım ( İG fotolarımda var hatta ) . Duvarı boyarken onuda yeniledim , önce açık pembe akrilik ile , sonra ponponlar ile duvarda kullandığım pembe ile boyadım ve en son yine ponpon fırça ile ara ara altın sarısı boyadım .
Pembe şeritli duvarı ise maskeleme bandı kullanarak boyadım . Orta genişlikte bir maskeleme bandını bir boşluk bırakarak boyayacağım duvarın tamamına çektim .Ve sonra bütün alanı boyadım.
Boyam yine cadence marka ( kodu ;9034 fuşya ) ve akrilik Boyama işi bitince ve boya kuruyunca bantları nazikçe çekip çıkardım .
Boyama işi bitince sıra düzenlenme işine geldi. Her şey elimin altında olsun, çabuk ulaşabileyim derken her şeyin yerini değiştirdim. Bunu yaparken pinterestten inanılmaz ilham aldım , fikir kaptım...
Düzenleme işinde ilk yaptığım kendim için çalışma masası haricinde bir dikiş masası hazırlamak oldu. Anneme annanemin aldığı dikiş makinesini evlenirken yanıma almıştım. Çünkü annem için çok özeldi , o evlenirken annesi almış ve 'kız çeyizi dikiş makinesiz olmaz' demiş. Bu güne kadar benim evimde sadece dekor amaçlı durdu. Çünkü masası çok dardı ve üstünde bi şey yapmaya çalışırken bana afakanlar basıyordu .
Bende Mehmet'ten 50^110 cm boylarında tahta kestirmesini istedim . Rengi farketmez dedim çünkü üzerine masa örtüsü ile kullanmayı düşünüyordum . Ama Mehmet tahtayı dikiş masasına monte ettikten sonra aklıma kara tahta boyası ile boyamak geldi.
Yazıp yazıp siliyorum. Bu kara tahta işi kesinlikle çok eğlenceli.
Masa çokta kara kara durmasın diye kenarlarını altın sarısı boyadım ve sim üfledim .
Bu ikeadan aldığım raf içi düzenleyici o kadar çok işime yaradı ki. Elimin altında olmasını istediğim yazılar, fikirler hemen yanımda.
Masa üstü ve diğer raflarım için yaptığım düzenleme fikirlerini uzun uzun anlatıcam ayrıca ama bu iğneliğimi çok seviyorum. Dikiş iğnelerimin hepsini topladı ve kendisi eskiden bir anahtarlıktı .
Hediye vermek en sevdiğim şey olunca hediye paketleri de her geçen gün hızla artıyor.
Baktığım her yerde her şeyde bir fikir görüyorum. Bir masa bana kitaplık yapmam için ilham olabiliyor. Ama çok fazla şey görüp çok düşününce unutuyorum.Bu çerçeve fikirlerimin canlı kalmasına yardım ediyor. Birde dostlardan gelen güzellikleri hep gözümün önünde olmasına...
Yine uzun bir süre mutfakta bana hizmet etmiş bir raf. Kanaviçem bir dosttan ...
Odayı yenilerken en çok istediğimde bu delikli levhalardı. Sağ olsun Mehmet onu da halletti, hurdacılara kadar aktı bulamadı en sonunda kendi yaptı , bir de blog için aşama aşama fotoğraflamış. Ayy ne güzellll diyen varsa , kendisi bu işleri sevdiği için keyif alarak yapıyor. Yoksa öyle mikemmel adam değil yanisi. Hatta duvarda 'orayıda del , buraya da çivi çak' dediğim için en sonunda kavga ettik.Artık adamı nasıl yıldırdıysam matkabı iki kaşımın arasına doğru yaklaştırmaya başlayınca bende kendime geldim.
Bu pano olmasaydı oda yarım kalacaktı. Zaten pinterestte 'craft room 'diye arat 10 fotonun 11'inde bu delikli pano var.
' o kara tahta boyasıyla kendini de boya rahatlayalım 'diyerek kalbimi karartsa da yaptığı panoya böyle ince güzelliklerde yapıyor.
'serrafun ' yazısını görünce çığlık attım resmen . Birde afilli mafilli yazmış...
Ama saksı, ama kalemlik , ama dolapta 'birgün kullanırım yeaa' olarak bu düzenleyiciler hepimizin evine girdi sanırım . Evet İkea sen bizim her şeyimizsin ....
Bunu da sevgili Mehmet yaptı. benim kendisinden böyle bir talebim olmamıştı ama o can sıkıntısından bunu yapmış. Önce hiç bir işime yaramadı , sonra en sonunda kaderi atılmak olan tüm anlamlandıramadığım şeylerim gibi balkona konuldu. Atılmasına az kalmışken , panoyu yapıp bu rafı takınca (rafı duvara istemişti ama ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kalınca Mehmet'in işine karışmadım. Kesinlikle böyle daha iyi oldu ) direk aklıma geldi.
Mollie Makes'ler için harika bir yer oldu.
kurdelalar da elimin altında olunca harika oldu ...
Bu dergilikte aynı gün , aynı can sıkıntısının eseri. Ama bunu ilk andan itibaren çok sevdim.
Ve dikiş köşesinin kumaş rafı. Bunlar elimdeki kumaşların sadece çeyreği. (Ben değil cuma pazarımızda metre metre kumaşı 3 tl'ye satanlar utansın :)) ) bu (by mehmet yapımı yine ) raf daha önce kırtasiye ıvır zıvırlarım ile doluydu ama tamamen dikiş malzemelerine ayırdım. düğme kutusu, iğne yastığı,ilk sırada dikilecek kumaşlar gibi....
Ve böylelikle kendim için ilham kaynağı yaratacak , üretme isteğimi fazlasıyla arttıracak bir çalışma alanı yarattım. Mutluyum , gururluyum...
Sevgiler ....