Bazı kitaplar yüzüne tokat gibi çarpar. Her sayfası ile ...
Sıcacık çayın ile huzurlu evinin en sevdiğin köşesindeki koltuğuna gömülmüşken, elindeki kitabın her sayfası tokat gibi çarpar yüzüne.
Mahrum kalmışlığın bir kadının ruhunda açtığı yarayı okurken , savaşın tüm çirkinliğini birkez daha okurken yüreğini birisi sıkıyor gibi hissedersin...
Kitabı kapatıp gözyaşlarına hakim olmaya çalışırken kendini 'bu sadece bir kitap' diye kandırmaya çalışırken televizyonda ; tamda yanıbaşında yaşanan bir savaşın içindeki minicik bir yüreğin kurşunların önüne kendini atıp ,minicik bir kızı nasıl kurtarmaya çalıştığını görünce hıçkırıklarına engel olamassın. Onun kocaman yüreğini , savaştan hemen önce o kurşunların altındaki mahallede top oynadığını düşünürken , bir zamanlar benim kadar barış ! içinde yaşadığını düşünürken o sessizce akan gözyaşlarına hakim olamassın.
Bu kitabı okurken savaştan bir kez daha nefret ettim. Koltuk sevdasında olanlardan , güç yarışından bıkmayanlardan , paraya tapanlardan bir kez daha nefret ettim . Filler tepinirken altında ezilen milyonlarca çiçeğe üzüldüm .
Gemma'ya üzüldüm.Bir çocuğun eksikliğinin bir kadının ruhunda açtığı yaralara üzüldüm. Bazen sahip olduklarımızın değilde, bunları ,eksikliğini ruhunun her noktasında hisseden insanların gözüne gözüne sokmamıza kızdım . Birbirimizi anlamıyor olmamıza birde....
Aska'yı hayal ettim, beni ağlatan sayfalarda onu ve savaşta ( hala yanıbaşımızda devam eden ) benzer acıları kurguda değil gerçek hayatta çekenleri düşündüm içim çok acıyarak.
Diego'yu düşündüm , kendini affedebildi mi ?
Son zamanlarda beni en çok etkileyen kitaptı 'Sen dünyaya gelmeden' .
Margaret Mazzantini 'yi ilk defa okudum ve anlatımına , tasvirlerine ,açık yüreklilikle birleştirdiği cümlelerine hayran kaldım. Evet , uzun bir kitap , hatta belki bir çoğumuz için gereğinden fazla uzun , daha kısa yazabilirdi , o kadar ayrıntıya girmeyebilirdi öyle olabilirdi , böyle olabilirdi.... Ama o acının , savaşın iğrençliğinin ,o eksiklik duygusunun , bir çocuk özleminin hissetirdiklerinin daha kısa yazımı yok.
Çünkü (yaşamadan anlaman mümkün olmasa bile ) o her dolu dolu her cümle , o her satır sana az da olsa anlama , hissetme şansı veriyor ....