20 Aralık 2013 Cuma

Ayakkabı Kutusu

 



  Aslında yazacak çok ama çok fazla şey var... Ama hepimiz herşeyin farkındayız. Umarım ülkem daha kötü yerlere gitmez, umarım çığrından , dinden imandan çıkan insanların sayısı gün geçtikçe artmak yerine bir mucize sonucu azalır....


 (T:C miz tabikide hayali , boyumuz tamamen doğru :)  )
Paylaş

Negro Köyü

 Çocukken en sevdiğim masallardan biriydi   H. Christian Andersen'in Hansel ve Gretel ...
Sanırım kapı kolları ve çerçeve pervazları şekerden olan kurabiye ev içindi o büyük sevgi...
   Çocukların o evi bulduktan sonrasını hatırlamıyorum bile , çünkü o kısım okunduğu andan itibaren hep o evi benim bulduğumu ve kapılarını yemeye başladığımı hayal ederdim.
 İşte yine aynı ruh haliyle içinde kötü bir cadının yaşadığı değilde şömineleri yanan , bacaları tüten içinde mutlu insanların yaşadığı kekten evler yaptım. Hemde Negrolu ....
  Ya herkes tutturmuş bir Oreo, ne oldu bize yıllarını veren Negro'ya...Ben hala hastasıyım kendisinin.Çocukluğumda olduğu gibi hala bir çifti ayırıp iki kremalı tarafı birleştirip duble krema etkisi ile yerim....Birde aklıma gelen tüm tariflere koyarak....Onlarca tarif yaptım , hepside on numara beş yıldız oldu. Ama en iyisi çikolatalı bar ;)


  



           



             Yumuşacık kekin içinde ki negro parçaları süper oluyor ....


 

 Haaa unutmadan, kek tarifinide verdim ama zaten tarif hepimizin bildiği klasik kek tarifi. Tek fark içindeki kıtır kıtır negrolar....



Paylaş

16 Aralık 2013 Pazartesi

Bütün Bir Hafta

 Ne kadar da hızlı geçiyor günler ,haftalar,aylar ve yıllar ... Ne kadar çabuk otuz oldum hangi ara oldum hiç anlamadım. Hala soranlara yaşım için dilimin ucuna onyedi geliyor. Niyeyse onyedide takıldım... Ahh ama büyümek güzel şey, yaşlanmak sinir bozucu olsa da sanırım bir daha o ergen yaşlara dönmek istemem :)
   Otuz yaş haftamda , o koca hafta da dilime Fun'nın We Are Young şarkısı takıldı. Pek bir manidar oldu bütün hafta bu şarkının beyin hücrelerime hücum etmesi ve orada saatlerce beni mırıldansana ısrarları...
     İnsana gençlik enerjisi veren (ayy ne oluyor yahu 35 yaş sendromuna erken mi girdim ki ne ) bir bıcırıkla aynı evde yaşıyorum , ve dünyanın en güzel hediyesi olan bu hediyeden hediye almak otuz yaş doğum günüsünü bir anda farklı kılıyor. Hediye paketinin kurdelasını yemek için içi gitsede yemeden  verebilmeyi başarabildiği için kendisini kutluyorum ayrıca...



   30 yaşına girerken değişen bir çok şeyin yanında değişmeyen ve hiç bir zaman değişmeyeceklerde var;


                  Sevdiklerin ile bir arada olmanın verdiği huzur....


   Ablamın olmadığı bir yaşın hiç bir tadının olmayacağı, onun sesini duymadığım günün keyifsiz olacağı gerçeği ...


  Kestanenin hala uzun kış gecelerinin en keyifli atıştırmalığı olduğu....



   Soğuk hatta çok soğuk havaya rağmen kaprissiz , kibirsiz sardunyaları görmenin insanı çok ama çok mutlu etmesi....


  Ablamla birbirmize baktığımız falların abla-kardeş terapisi olması ...


                                      Kısa saçtan vazgeçmenin çok zor olduğu



               Taze soğanın hala en iyi diş kaşıyıcı olduğu....


 Rüzgar güllerine olan sevgim ve Melahat'in aileden biri olduğu değişmeyecek gerçekler...

 

               Haaaa bide 'haberim yokmuş gibi çek pampa' pozları....
Paylaş

1 Aralık 2013 Pazar

Buse Kitaplığı

 Evin en sevdiğim köşesi, en sevimli en huzurlu , en aydınlık , en ,en , en .....


                                                        Buse hanımın kitaplığı.


    Her şey ilk günden itibaren benim bu oda için bir kitaplık istemem ile başladı, balkonu içeri alma girişiminden sonra her şey kısa sürede oldu .
     Balkon kapısını tamamen kaldırınca Mehmet'le kitaplığı buraya yapmaya karar verdik. ben aklımda olanı anlattım o önce çizdi sonra yaptı...


  Sallanan sandalyemizi Edirne'lerden taşıdım da getirdim . Bizimkilerin evlendiklerinde evlerine aldıkları ilk ve sayılı eşyalardan. 2 taneydiler ama anneme kıyamadığım için sadece bir tanesini alıp getirdim. Yılların yükünü üzerinde taşımanın yorgunluğu vardı her yerinde. Ama Mehmet onu ilk günkü haline geri getirdi....


   Bebeğime aldığım ilk kitaptı... Okumak için sabırsızlanıyordum , henüz erken olduğunu düşünmeme rağmen kucağımda ona okuduğum masalları dinlerken pek bir mutlu küçük hanım .
   Renkleri içimi ısıtan sıcacık, el emeği harika şablon tasarımları yapan Sevgiciğimin hediyesi Buse'ye... Taaa Yunanistanlardan geldi....


                Başucumuzda ki resimlerimizin solda asılı olanı benim 2,5 yaş eserim, artık nasıl bir ruh hali ve hayal gücü ise yanan bir ev ve karınca gibi çalışan itfaiye ekibi çizmişim ...


    Küçük hanımı resime teşvik edebilmesi en büyük dileğim :) Palyaçolu resimde sanırım 15-16 yıldır benimle, kuzenlerime bir yaz tatili için  çok sempatik Alman bir arkadaşları gelmişti ;Monika ... Kısa süre zaman geçirsek te birbirimizi çok sevmiştik, ayrılırken bana bu resimi verip benim için yaptığını söyleyip hep saklamamı istemişti.
  Saklama huyum malum zaten de bu kadar uzun saklamış olmam ve tam odamızı hazırlarken tekrar ortaya çıkması ? Monika bana bu resimi verirken bir gün  kızımın odasına asacağımı bilemezdim tabii...


Kitaplar, kitaplar, kitaplarrrrrrr...


                                       Teker teker yavaş yavaş çoğaldılar


    Sanırım bizim ufaklıktan önce kendime alıyorum bu kitapları, çocuk kitapları kadar eğlenceli ne var şu hayatta :) Aypondan daha eğlenceliler bence tabii ama ufaklaıklara da hak veriyorum , tüketim toplumu çılgınlığı....
  Kitaplarımızın arasında çok severek aldıklarımız da var, hediye olanlarda , benim çocukluğumdan kalanlar da ... Çocukken tek kelimesini anlamama rağmen defalarca bakardım 'Fred ve Barney' ile 'Peter Rabbit' te ....



                                Hala da çok seviyorum bu sevimli kitaplarımızı .....


 Ahhh bide bitanecik gezenti teyzemizin kitaplığa katkıları var, Japonca kitabımız bile tamam , valla bu kız japonca öğrenmesse keserim totosunu . O kadar yani




 Ama o bu kitapla japonca çalışmaya başlayana kadar annesi oynayacak :)

 




                Nasıl şeker hayvanlar şu tavşanlar, çocukken tavşan beslemiştik ablamla ahh ne mutluyduk, tavşan ablam ve ben  ... Anneme bu konuda çok minnettarım , ben onun kadar sabırlı olabilir miyim bilemiyorum ama hayvan sevgisi her şeyden önemli bu da en başta ailede kazanılıyor kesinlikle...


                             Ayyy bide kediler var , ayyy , ayyy , minnoşlar ...

 
    Küçücük bir kitaplıkta çocukluğumdan ne çok anı varmış meğer , yazarken daha iyi fark ettim ...
 Ahh bunları çok zor sakladım , annemim ' ayy bu kadar eşya nereye sığar' krizlerinde atılmaktan  son anda kurtuldular her defasında , annemleri en son ziyaretimizde kaptım geldim onları..


     Çok ama çok eskiler, zaten söze bile gerek yok onlar yılların izini üzerlerinde taşıyorlar ...


     Bana Amerika'ları görmek nasip olmadı ( en azından şimdilik ) umarım Buse'ye nasip olur.

 
Gezenti ablam yıllardır gittiği her yerden bana kar küreleri taşıdı o olmasaydı öyle büyük bir (ya da orta büyük :) ) kar küresi koleksiyonuna sahip olamazdım ...



                            Tepemizde balonlar , uu uu uuu..................



                                                        Ve en sevdiğim köşe....
Paylaş

27 Kasım 2013 Çarşamba

Ampuller ve Balonlar





                                     Ampuller her zaman (can) sıkıcı değildir...





                                          Hatta bazen çok eğlenceli bir hal bile alabilirler....





   
Sıcak hava balonları....  Gökyüzünde bir arada  , renk renk ,usul usul gezinirken çok seviyorum onları. Hani insanların takıntılı olduğu , algılarının daha açık olduğu objeler vardır. Taktın mı kafayı her yerde fark edersin onu, 'heyy yaa ben seviyorum ya moda oldu şimdi her yerlerde' diye  havaya sokar seni... İşte bu balonlar benim için öyle , illa görmekten hoşlandığım bir yerlerde olmalı...



  fincan , tabak, çanak, çömlek ,duvar kitap... Sadece bu renkli balonları barındırdığı için ev sahipliği yapabilirim en ufak bir şeye bile... . Ya da çok büyük keyif alarak evin en eğlenceli odası için ben kendim yaparım bu balonları...dedimmm ve yaptım...


       Havalanmaları için illa bir gökyüzü gerekiyorsa , onları bundan mahrum bırakmam....
Paylaş