21 Ağustos 2013 Çarşamba

En Birinci Ben Oldum 1000 Puan Bana




     Fırat dedin mi akan sular durur benim için , hiç bir ünlüye bu kadar hayranlık beslemedim hayatımın hiçbir döneminde, hiçbir yaşımda... Ama Fırat çok başka benim için . Keyif almak için yaptığım hobilerin hepsiyle mutlaka Fırat yapmayı deniyorum, kekten , şeker hamurundan , kumaştan keçeden , boyalardan ...

   Buse'nin odasını hazırlarken de mutlaka bir yerde fırat olmalı dedim. Yastık mı olsa , oyuncak mı olsa , seramikten bişey mi olsa derken tablosunu yapmaya karar verdim. Uykusuz dergisinin eski sayılarından birinin kapağı  ilham kaynağım oldu.





 Bir sürü , bir sürü Fırat karikatürünü bir araya toparladım, duvar kağıdı yapıştırıcısı ile tuvale yapıştırdım...


   Kuruduktan sonra akrilik boya ile tüm zemini bir güzel boyadım ... Akrilik boya kullandım zemine , çünkü akrilik su ile inceltilebiliyor ve zeminin ince bir kat olması gerekirdi.





Zemini boyadıktan sonra  kurumasını bekledim. Akriliğin en güzel yanı çok çabuk kuruması.


  Dikkatli bakınca belli olan çizimimi de yaptım. Nasıl bi şey çizeceğim konusunda çok kararsız kaldım . İlk başta sadece Fırat'ı çizmeyi düşünmüştüm ama sonra Baaddin'siz, Tahsin'siz olamayacağını düşünerek en bilinen resimlerini çizmeye karar verdim .




        Bitmiş halini görmek çok keyifliydi. Hala gözümün önünde olunca karikatürleri okuyup gülümsüyorum ... :) Fıratttt iyi ki varsın sen ... Buradan da UĞUR GÜRSOY'un önünde saygı ile eğiliyorum ... Bu kadar sevimli, masum  ve bizim çocukluğumuzda ki gibi bir çocuğu bize sevdirdiği için. Ellerine, emeğine , yeteneğine sağlık ...

                                                  Buse kuşun odasına da çok yakıştı :)))
Paylaş

13 Ağustos 2013 Salı

Lamba Lamba Aydınlat Bizi

 En sonuncu keşiflerimden biriydi keçe iğneleme... Kesinlikle beni daha fazla eğlendiren , rahatlatan bir uğraş olmadı . Zaten o yünkeçe  yumaklarından biraz sabredince ortaya çıkanlara bakınca insanın iştahı daha çok açılıyor, bunu da yapsam ,şunuda yapsam diye... Ama keçe iğnelemede de en çok keyif alarak yaptığım şeydi bu avize :) Buse'nin odasına yaptığım için belkide.


   Aklıma ne geldiyse , canım ne yapmak istediyse , nette görüp neyi beğendiysem yaptım. Bebeklerin gelişmesinde görebildikleri yerlerde  dikkatlerini çeken objelerin olmasının önemli olması  olayını sanırım ben biraz abarttım. Tam yatağının üstüne denk gelen bu anne emeği lamba umarım minik civicivin dikkatini çeker.

 

Her şey bu abajur iskeletini almam ile başladı




   Aslında önce boyamayı düşünmüştüm ama renk renk yün ipler ile süslemek çok daha iyi bir seçim oldu. Ve sanırım en çok sabır isteyen kısım buydu :)


                            Sonrası inanılmaz eğlenceliydi benim için ...










 Mehmet uzun 3 gün süren hummalı bir çalışma ile tavana bol bulutlu bir gökyüzü yaptı, lamba düz beyaz bir tavanda bu kadar canlı durmazdı kesinlikle ...


               Okyanusların sesini deniz kabuğunda  duymak isteyen kızımızı hatırlıyorsunuzdur ...


   Buse karnımda direnmişti GeziParkı için ....Bu sevimli penguen o birlik ve beraberlik günlerinden...


                                Bakışını sevdiğim ......Agresif baykuşum .....


   Nedenini bilmesem de en sevdiğim bu yaramaz kız ....hayvan sevgisi yüzündendir belkide ...



                  

    


                                           Gökkuşağı ve yıldızlar olmadan olmazdı zaten ...



                        Aaaa bide balıkçımız var , Çanakkale'de yaşayıp balık ile ilgili bir şeyler yapmasaydım olmazdı zaten :)



            
                                                                            
Paylaş

Minik..




 Ne kadar uzun zaman olmuş şöyle oturupta tadını çıkara çıkara bloga yazı yazmayalı... Oysa ki ne olursa olsun düzenli yazıcam demiştim blog yazmaya başlarken. Ama Buse'yi hesaba katmamışım hiç... Geleli, hayatımıza dahil olalı henüz 25 gün oldu ama her şey değişti, çok daha güzel oldu...

        Şimdi o bize bizde ona alışmaya çalışıyoruz, sanırım karşılıklı keyif alıyoruz bu alışma faslından, 'ayyy bi gelsin neye uğradığınızı şaşırısınız' ile başlayan cümlelerden sonra yaşayınca hiçde öyle olmadığını gördüm. Evet sudan çıkmış balık formuna geldik ama sanırım çabuk atlattık. Evet bütün günümü ona harcıyorum ama bu tamamen benim tercihimdi, bir süre sadece herşeyimiz o olsun istedim  hala da öyle tabii...


    Acaba kız mı olacak erkek mi?  , kara kaş kara gözmü olur ki? , huysuz olurmu ki çok ? gibi bir çok soru sordukdan sonra babamızla birbirimize o bir çoğuna cevap verdi ... Bütün soruların cevabı çok güzel ve çok keyifli :)

     Ve böyle pamuk gibi bir şey var artık aramızda , ayaklarını yememek için kendimizi zor tuttuğumuz bir melek ...


Paylaş