Bir 'bahar masası ' hayal ediyordum . Ama bahar gelmekte inat ettiği için gelmeyen bahara gönderme yaparak bir 'dikiş' masası tasarladım .
Dikiş masası ,çünkü konseptimiz 'dikiş partisi'ydi. Dikiş partisiydi , çünkü dikiş parti davetlileri ile tanışma sebebimdi.
Blogum sayesinde tanıştığım 3 yetenekli insandı misafirim .
Soğuk bir günde kalabalık bir cafede buluşmuştuk ilk defa . Hızla geçen zamanın farkına varmadan , ilk defa görüşüyoruz gibi değilde yıllardır bir aradaymışız gibi geçmişti o ilk 'blogger buluşmamız' .
En yakın zamanda tekrarlıyoruz diye ayrıldık , bir araya gelmeden önce korkarak buluşmamıza rağmen .
Ve o ilk buluşmadan sonra sık sık bir araya geldik. Her defasında daha samimi , daha sıcak , daha uzun sürdü 4 kişilik toplantılarımız.
Ve biz her bir araya gelişimizden sonra ayrılırken ' Yine sadece muhabbetle geçti , bir sonra ki toplanmamızda bir şeyler yapalım 'diyerek ayrıldık .
Mis gibi kekin yanında sıcacık çaya dalıp uzun muhabbetler yaparken , sürekli laf lafı açarken başta konuştuğumuz projeler kısıtlı zamanın ve dedikodunun tatlı çekiminin kurbanı olup yine ' bir sonraki buluşmaya ' erteleniyordu.
Bu buluşma öyle olmamalıydı. Kızlara 'dikiş partisi'ne hazır mısınız dedim . Direk hobi odasındayız ona göre diye uyardım ....
Ve çok büyük bir keyifle 'dikiş partimiz'e hazırlandım .
Masaları minik hobi odamın ortasına almakla başladım . Hobi odamı yenilerken yaptığım kara tahta masası çay içilen masamız ; beyaz, aldığım ilk günden beri her an ortadan kırılmasını beklediğim İkea masa ise dikiş masası oldu.
Balık masasından esilenerek hepimizin isimlerini masaya yazdım ....
Gelmek ve gelmemek arasında ikileme düşen bahara cesaret vermek için en sevdiğim bahar çiçekleriyle süsledim masamızı...
Bahçemizdeki o güzel kayısı ağacından özür diliyorum , minik bir dalını kopardığım için.
Bütün ayrıntılarda çiçek olsun istedim . Baharın renk renk çiçekler ile artık gelmesini istediğim gibi ....
Fotoğraf çekmeyi en sona bırakıp hazırlığın büyük kısmını sevgili mutfağımda geçirince hatta bunun bir sürelik kısmına kızları da dahil edince fotoğraflar çok eksik kaldı.Mesela sadece Gülçin ve ben varmış gibi ama Cansu ve Türkan'da vardı ...Gerçekten oradaydılar ve masada onlar için hazırlanmış yerler vardı. Derya Naz ve Buse için de yer vardı ...
Masadaki 'Sevdalı Bulut' Türkan'ın moda ve resim sevdalısı güzel kızı içindi. Nazım Hikmet'in yazdığı ( benim için) en güzel çocuk kitaplarından biridir... ve kitap en güzel hediyedir...
Dikiş için ayırdığım masada fotoğraflları ile aramızda yok mesela . Zaten eğer olsaydı kızları gerçekten açlıkla terbiye etmiş olacaktım...
Elimde ki tek fotoğrafı dikiş bölümünün ......
Sanırım bu defa hobi odasında olmamız işe yaradı .Tabaklar dolup dolup boşaldıktan sonra kumaşlar ile oyun başladı ....Ve aramızda bir elbise , bir bluz ile en karlı çıkan Cansu oldu ...
Ve Gülçin'i momijiler ile yakından tanıştırdım , o da artık zehirlendi:)
Sadece kağıt ağırlığı olarak kullanacaktı , ama sonra ışığın en iyi olduğu yeri aramaya başladı , bu minnakları fotoğraflamak için :)
Ve son olarak sizi seviyorum kızlar . İyi ki blog yazıyoruz ve iyi ki yollarımız kesişmiş. Sizin için hazırlayacağım nice güzel masalar , birlikte içilecek çokça fincan çayımız olsun . Haa bir de dikilecek kumaşlarımız ....