26 Ağustos 2014 Salı

Eğlenceli 1 Yaş Partisi



 Kesinlikle organizasyon işi çok keyifli bir iş. Buse için doğum günü hazırlığı yaparken hiç bitmesin istedim. Bitince de boşluğa düştüm resmen :)
 Bu işi yani organizasyon işini çok çok iyi yapan firmalar var, ama ben bunu tamamen kendim yapmak istedim.
  Ana amacı çocukların eğlenmesi olan bir parti tasarladım. Çok şanslıyım ki harika bir şehirde yaşıyoruz ve babanemizin içinde meyve ağaçları olan kocaman bahçeli bir evi var. Bir yaz partisi için daha ideal bir yer olamazdı.




  Bahçenin her köşesini istediğim gibi süsledim , eski parça tüllerden yaptığımız ponponlar , kurdelalar çok keyifli bir hale getirdi bahçeyi. Bahçenin her köşesine mutlaka bir çocuğun ilgisini çekebilecek bir aktivite vardı.
 Tam ortaya da gazebomuzu kurduk ve altına sadece çocuklar için olan bir masa hazırladık. Her türlü abur cuburun fazlasıyla olduğu bir masa. Şekerler , çikolatalar, patlamış mısırlar açık büfeydi...



  Ama masanın başından ayrılmayan diğer konuklardan çok doğum günü kızı Buse'ydi..











Benim en sevdiğim , kurarken en keyif aldığım  bu masaydı. Ceviz ağaçlarının gölgesinde sanat köşesi yaptık . Bızdıklar bayıldı buraya ... Sulu boyadan kuru kaleme her tür boyanın olduğu masada  bir de oyun hamurları vardı. Çocuklar burada saatlerce oyalanırken annelerde biraz dinlendi sanırım :) Burada oynamayan bebelerde şişme havuzda çığlık çığlığaydılar :)


   Bütün kuzucuk konuklarım için taçlar yaptım. Bebelere simli evalardan minik taçlar, büyük kuzulara renkli kartonlardan ....


    Şeker hamurlu pastalardan o kadar çok sıkıldım ki anlatamam. Yani işin ehli bir çok insan var ve harika işler yapıyorlar ama artık herkes bu işe el attığı için , ortaya kedi sandığın ama kuş yapılmak istenilen garip pastalar çıktığı için çok ama çok soğudum. Çanakkale'nin en iyi pastanesine ( bizim için ) en sevdiğimiz pastasını yaptırdık. Meydani ... Ve muzlu , karamelli sade pastası ... Hafif ve gerçekten öyle slogan vari falan değil gerçekten anne eli değmiş , annen yapmış gibi.
  Yazı bile istemedim üzerine... Minik kumaş flamadan yazı hazırlamıştım ama sabah onu yanımıza almadığımı fark ettim. Aynı yazıyı minik kağıtlar ile yaptım :) Ve en sevdiğimiz minik oyuncağımızı koyduk üzerine ....





    Ah bide çerçeve sorunsalımız vardı ki. Herkes sordu 'çerçeve nasıl ' diye . Herkese söyledim çerçeve yok diye.... Evet çok sıkılganım ama ben her yerde içine girilip poz verilen tek tip bir birinin aynısı çerçevelerden de çok sıkıldım. Bizim için siyah zeminli özel bir fotoğraf arka planı hazırladım. Nasıl öyle bir hata yaptım bilmiyorum ama tam güneşte deli dibi patlayacak bir yer seçtim. Organizasyonumda üzüldüğüm tek nokta oydu sanırım.
  Ama bebekler için özel bir çerçeve hazırladım;

 


Ama bu çerçeve bebeklerden ve çocuklardan çok annelerin ve anneanlerin hoşuna gitti. Herkesin en az beş tane bu canavarla fotoğrafı var ...


     Zaten günün özeti sürekli gülen içten kahkalar atan insanlardı. Sevdiğim insanlar bir aradaydı ve herkes hayatından çok mutlu görünüyordu. Böyle bir parti vermenin amacı da o değilmi zaten . Sürekli saatine bakıp bitse de gitsek yerine eğlenen sohbet eden dostlar görmek. Ben o kalabalıkta koşuşturmaca da kimseyle doğru düzgün ilgilenemedim o ayrı. Ev sahibi bişey anlamazmış :)
 Ama minik kuzumda bende, sevdiklerimde çok mutluyduk...




















   Birde sonra uzun uzun yazmak istediğim detaylar var. Belki birlerine alternatif fikir olur diye . En kısa zamanda ....


                                     Bu özel masanın ayrıntılarını yazıcam ....

   Ve seni :))

 
 O gün bizimle olan , erken kalkmak zorunda olduğu için bu fotoğrafta olamayan , mutluluğumuzu paylaşan sürekli gülen sevdiğim tüm insanlara çok teşekkür ederim. Umarım hep beraber hep güneşli günler görürüz...
 
  Ve sevgili Tual stüdyonun yetenekli sahibi, son üç yılımızın en mutlu anlarında yanımızda olup objektifi ile harikalar yaratan Gökhan'a bu harika kareler için teşekkür ederiz :))
Paylaş

22 Ağustos 2014 Cuma

Öngen Otel


























                   ' Çok sıkıldım , çok yoruldum ... tek istediğim dinlenmiş bir güne uyanmak '
Bunu gün içinde kendine sık sık söylüyorsan ve sadece dinleneceğin bir tatil istiyorsan Yeşilyurt'ta ki Öngen Oteli şiddetle tavsiye ederim. Sevimli köyün en harika manzarasına sahip bu otel köyde açılan ilk otel.Tahmin edeceğinizden çok daha büyük, çok geniş bir alan içinde ve inanılmaz düzenli.
 Kişiliği olan bir otel. Kendini fazlasıyla sevdiren , tekrar tekrar gitme isteği uyandıran ve kendini çok fazla özleten bir otel.
  En az önünden geçeceğin alan bile çok bakımlı. Bir yerlerde unutulmuş öylece bırakılmış hiç bir şey yok. Minik odalarda var , ailece cümbür cemaat evde hissi yaşayacağın villalarda...
  Her yer çicek bi kere ...Hemde en bakımlısından , en canlısından, en güzel kokanından. Mevsiminde gittiğinde lavantalara, ortancalara doyamıyorsun.
  Dekorasyon o kadar naif o kadar kibar ki , her bölüm sana huzur veriyor. Platon demiş ya 'İçinde kitaplık olan bir evin ruhu vardır 'diye ... O ruh bu mükemmel otelde de var; içinde kitaplık olan , okunası kitaplar olan bir otelin ruhu çok çok fazla vardır...
  Bir kere her şeyden önce sürekli gülen ve sana nasıl olduğunu , dinlenip dinlenemediğini ya da bir sıkıntın olup olmadığını son derece içten soran personelleri var . Mükemmel yemek saatlerinde eşi ile yanına gelip sana hoş geldin diyen seninle oturup sohbet eden içten otel sahibi var. Hiç bir şey seni oraya götürmezse bu gözleri ile gülen insanlar topluluğu götürür.
 En uyku müptelasını bile sabahın beşinde gayet dinç ayağa dikecek bir oksijene sahip köyde , gün yeni ışırken uyanmak kadar güzel hiç bir şey olamaz . O sevimli odandan sana ait kocaman verandana ( balkon diyemiyorum ) çıkınca , karşında gördüğün manzara için , o tatlı serinlik ve duyduğun kuş sesleri için milyonlarca kez şükrediyorsun.
  Havlunu kapıp ortancaların arasından havuza inip sakinliğin tadını çıkarıyorsun. Gördüğün her ayrıntı seni mutlu ediyor. Keyif veriyor. Başını kaldırdığında gördüğün fıstık ağacı gülümsetiyor.
   Kahvaltı için odana dönerken mutfaktan gelen sesler ve kokular seni mest ediyor. İşinden nefret edenlerin aksine şakalaşan , ablalı abili , oğlumlu konuşan insanları , onların kahvaltıyı hazırlarken ki tatlı koşuşturmalarını duyunca mutfağa girip ömrümde yediğim en iyi (anneciğim özür dilerim ) poğaçayı yapan ablayı öpmek istiyorsun. Kahvaltıda hani reçeli yiyeceğini şaşırıp, peynire methiyeler düzüyorsun.Zeytin ve zeytinyağının lezzetini anlatamıyorum bile...
  Daha yediğin harika akşam yemeğinin tadını unutamamışken on numara bir kahvaltı ile güne başlamanın zindeliğini yaşıyorsun.
   Kitabını, huzurunu ve çiçekleri bir süreliğine bırakabilirsen köy meydanına inip halen tanımadığı insanlara gülerek merhaba diyen içten insanlar tanıyorsun ....


Paylaş