6 Şubat 2015 Cuma

Yemek Kitabı ve Dergisi Tarifi Deneyicisi





   sevdiğim , yapmaktan keyif aldığım o kadar çok şey  var ki .... Bazen hepsini yapmaya zamanım yetmeyecek korkusu sarıyor, sonra o yoğunluk , o her şeyi yapma deneme isteği bir anda yok oluyor . Kısa bir süre ortalarda görünmüyor. O aralar sebepsiz bir hüzün başlıyor bende , böyle bir boşluk... Sonra tekrar elime bir şeyler alıyorum ve ve yine mutluyum.
   En çok keyif aldığım şeyde sanırım fotoğraf çekmek . Gördüğüm , bakış açımda bana güzel gelen her şeyi çekmek istiyorum. Çoğu kez kendi kompozisyonumu yaratıyorum.Çok daha fazla düşünüyorum , uğraşıyorum , yan yana getiriyorum. Belki de bu yüzden İG'i çok seviyorum  . Eee fotoğraflamak kadar güzel olan bir diğer şeyde paylaşmak. İG'den önce mesela PC'de mezuniyet fotoğraflarına bakarken arkadaşın araya karışmış 'mezuniyet belgen , çiçek ve çikolata' bir arada  olan fotoğrafını görünce ' bu ne kız , ahahaha ' diye seninle dalga geçekerken şimdi o foto İG'de bilmem kaç küsur laykk alıyor. Ya da facebooka koyduğun 'bir fincan kahve yanı kitap 'fotonu görenler 'ayy kro , yeni bardak almış galbaa onu gösteriyo , kitabı okuyo sanki ayyy' derken en çok kahveli , kitaplı ,kedili hesaplar takip ediyor. Yani selfielerini ya da baraj kenarında pikniği değil ama çektiğin çanak çömleğin albümcüsü İG. Ama benim teyzem halen 'fincanı ve yanında ki momiji bebeği ' neden çektiğimi anlamıyor.Onun için ;  Saçma , çok saçma ... Peh ...
  Fotoğraf için bir diğer iyi malzeme kesinlikle mutfak. Yemeği çok seven bir milletiz. Mesela kendimden örnek vereyim takip ettiğim 2günün egzersizi'  hesabının videolarını beğenip ' süper hareket yapmak lazım 'diyerek geçerken ve sonra tamamen unuturken , gördüğüm çuçuli soslu , munu munu yatağında dinlendirilmiş, sasa baharatıyla hareketlendirilmiş barbun balığını denemek için mutfağa koşuyorum.
  Hiç üşenmiyorum. Çünkü mutfağı çok seviyorum. Yapıyorum sonra tabağa koyunca o görüntüsüne bayılıyorum ve uzun bir süre kıyamıyorum .Sonra başlıyorum fotoğrafını çekmeye . Benim , Buse'nin ,Mehmet'in o kadar fotoğrafı yoktur.Sağdan çekeyim , soldan alayım, bu ışık iyi , yok üstten görünüş daha vurucu derken 100'lerce fotoğraf birikiyor. Sonra eliyorum eliyorum ve sadece 2 ya da 3 fotoğraf beğeniyorum , onlarda ehh işte kıvamında .  Ama yine de çekmeyi seviyorum ...
   Bu aralar yemek fotoğraflamaya iyice takmış durumdayım. Yaptığım yemeği yaparken bazen tek düşündüğüm nasıl bir fotoğraf kompozisyonu oluşturabilirim oluyor. Yapıyorum. fotoğraflıyorum, tam bloga yazıyorum, sonra vazgeçiyorum . Ya ben yemek blogumuyum , sonra yine kızıyorum ama kendime illa yemek blogumu olmam lazım diye... Ben paylaşmayı seviyorum. Tek bir şey üzerine yazmakta istemiyorum. Sonra kendime hatırlatıyorum ' O blog senin fotoğraflı sanal günlüğün ' ... Sonra gaza gelip paylaşıyorum ...
   Ayy zaten paylaşmam lazım , bu kadar çok tarifi kendime saklarsam bir yerde patlarım . Onlarca yemek kitabı , onlarcan çok daha fazla yemek dergisi ve binlerce denemeyi bekleyen tarif.
  Şimdi her gün yeni bir tarif deniyorum , dergilerimdeki ve yemek kitaplarımdaki . Az kaldı 'yemek kitabı ve dergisi tarifi deneyicisi' mesleğini hayatımıza sokmaya , bir gün bunu meslek olarak kabul ettirirsek ve dünyaca ünlü 'yemek kitabı ve dergisi tarifi deneyicisi' olursam ve bana neden bu meslek diye sorarlarsa gerçeği söyleyeceğim ; 'her ay en az 3 yemek dergisi alıyordum ve eşim her defasında 'dergileri yicez galiba , anca alıyon , hani ortada tarif marif yok  ' diyordu , en sonunda dayanamadım ve bu mesleğe başladım ' ...
  Evet sırf Mehmet'e sen görürsün demek için başladım her gün bir tarif işine . En son pancar çorbasını içerken gözleri üzüntüden  dolu doluydu . 'bence gayet güzel ' dediğimde  'entelmiyiz biz , tarhananın nesi var , yap tarhanayı içelim mis gibi ' dedi... Naparsan yap yaranamıyorsun işte . Ama daha sırada avakadolu pilav var .Onu yaptığım gün erkenden haber vermemi istedi , yanında avukat ile gelecekmiş.
   Ama 'Tahin soslu , tavuklu ekmekleri yerken gayet mutluydu...


        Valla itiraf ediyorum bende bu kadar iyi olacağını , tahin ve tavuğun birbirlerine bu kadar yakışacağını tahmin etmezdim . Korkarak yaptım. Birde tarif lezzet dergisinden olunca daha da  bir korkuyorum çünkü şimdiye kadar hiç bir tarifi tutmadı. Uzun süre önce bıraktım zaten 'lezzet' dergisini... Şimdi eski sayılarda yapmayı istediklerimi yapıyorum, ölçüler bende hiç tutmadığı için genelde yapılış aşamalarını okuyorum. Oda bana bir nevi ilham veriyor. Çoğu kez malzemelerde tutmuyor 'çilek şarabı sirkesi'ni Çanakkale'de aramakla zaman kaybetmemek için kendi tadımı kendim oluşturuyorum. Bu ekmekler gibi...

   Malzemeler
 - Dilimlenmiş ekmek
 - 2 parça but
 - Zeytinyağında yumuşatılmış kuru domates
 - 1 adet taze soğan
 - Maydanoz
 - Beyaz susam ( biraz kavrulmuş)
 - 1 çorba kaşığı zeytinyağı 
 - tuz
 - karabiber
 - kimyon
 -pul biber
 Sos için malzemeler
 - 1 kase süzme yoğurt (ben kendi mayaladığım yoğurdu 1 gece temiz bir tülbentte bekleterek yapıyorum)
 - 2 Yemek kaşığı tahin
 - 2 diş sarımsak

   haşladığımız tavuğu minik parçalara ayırdıktan sonra ince ince kestiğimiz taze soğan , kurutulmuş domates ve maydanoz ile karıştırarak derin bir kapta harmanlıyoruz.  Daha sonra zeytin yağının içine baharatlarımızı ve susamı koyup karıştırdıktan sonra tavuklu karışımımıza ekliyoruz.
   Ayrı bir kapta süzme yoğurdumuzu, tahin ve sarımsağımızı karıştırıyoruz.
   Tavada hafifçe kızarttığımız ekmek dilimlerimizin üzerine yoğurt , tahin karışımımızı sürdükten sonra tavuklu harcımızdan bol miktarda koyuyoruz . Sonra 'iyimiş , tahinle yoğurt çok iyi oluyomuş  , bayağı iyi yeaa' diyerek  yiyoruz ....

     

      Konu tahinden açılınca fıstık ezmesi ile de muhteşem bir ikili oldular. Biraz tahin , biraz fıstık ezmesi ... Bir dilim ekmek , bir muz ve biraz bal ve birde sevginiz  ( tamam evet fazlasıyla kıroyum ) işte bütün ihtiyacınız olan bu ayy tarçın var bide ...

 
Paylaş

4 yorum :

  1. Yazıya bayıldım ;) Ve itiraf edeyim ben de "çuçuli soslu , munu munu yatağında dinlendirilmiş, sasa baharatıyla hareketlendirilmiş barbun balığı" pehhh dedim içimden bi :)) Çok özür dilerim ama sahi yaa, pancar çorbası ne ki! Tarhana, misler gibi mercimek çorbası dururken :) şaka yapıyorum vallahi ama mutfakta azcık tutucuyum sanırım ben, böyle tariflere cesaretim ve hevesim hiç yok :( Ama şu tavuklu ekmekler aklıma çok yattı, nasıl güzel olduğunu hissettim burdan ;)
    "yemek kitabı ve dergisi tarifi deneyicisi" mesleği illa ki olur ve sen de o vakit sektöre "yetişmiş eleman" olarak derhal girersin ki zaten, kapışırlar valla :)
    Anlamadım ama bi şeyi, blog senin, ister yemek yaz, ister anı, ister hobilerini göster, iç sesinle niye savaşıyorsun ki, "Blog benim kime ne!" desene :)
    Bir de pek mi eleştirel olacak bilemedim ama ilk cümle bir "şey" ister sanki ;)
    Bak iyi hatırlattın ben ne zamandın senin magnoliandan yapmadım çocuklara :)
    Sevgiler ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Esen :))) yormuna bayıldım , dimi ama pancar çorbası ne ki :) zaten 2.ye hayatta yapmam , ben sevmiştim ama ev halkı pek kaynaşamadı. Yaa işte hep iç sesimle kavga halimdeyim bi yanım yaz derken bir yanım yazma diyor :) yazdıklarından cesaret aldım :)
      Aaa bide eleştiriye bayılırım bence yaptığın işte bir yık yukarı taşıyor seni çok teşekkür ederim . Ve 3 kere okumama rağmen gözümden kaçmış 'şey' . Eksikliğide fena oluyor :)

      Sil
  2. Instagram teşhislerin doğru:)
    Blog konusunda Esen`e katılıyorum. Sen, ben kişisel blog yazıyoruz. Sonuç: ne istersek yazarız, okuyan okur. Hiçbir iddiam yok bu konuda. Her şey bir tık sonuçta:)
    Mutfak benim için de çok önemli. O yüzden evdeki en kullanışlı, en hoş, en rahat ettiğim, en çok sevdiğim ve özendiğim yer mutfak. Eskiden yeni tarif çok denerdim, özellikle dünya mutfağından. Yemek kurslarına da gittim vs. Bunların hepsi çocuklardan önce veya çocuklar bebekken idi. Son birkaç yıldır özellikle yeni bir şey denemeye çok nadir zamanım oluyor. Sebeplerden biri çocukların bu yeni şeyi zaten yememeleri (yani çoğunlukla böyle). Tahin soslu tavuk, körili tavuk, ıspanaklı ravioli, bilmem ne soslu cannelloni vs. onlar için fazla asortik:) Onlara sevdikleri bir şey yapayım, kendimize yeni bir şey deneyeyim desem bu kez de zaman asla yetmiyor. Yani hepimiz için ortak payda bulmam gerekiyor bu durumda.
    Pancar çorbası Doğu Avrupa`da çok içilir. Lehçe "barszcz" derler.
    Yemek fotoğrafları çekmeyi hiç bırakma, bence çok başarılısın.
    Film tavsiyesinde bulunayım, aralık ayında uçakta izledim tesadüf: The Hundred-Foot Journey

    YanıtlaSil
  3. Yaaa Esen ve sen beni inanılmaz rahatlatınız sanırım artık çok daha özgür ve kasmadan yazacağım . sanırım bende Buse büyüdükçe yei tarifler denemeye çok daha az vakit ve cesaret bulacağım onun için şimdilik her tarifi denemek istiyorum umarsızca :) genelde bir çoğunu eliyorum ama yapmaktan şimdilik vazgeçemiyorum .
    Filmi mutlaka izlemeleyim , tavsiye için çok teşekkür ederim . Hem yemek üzerine hem 'Çikolata' filminin yönetmeninden . O filmi onlarca defa izledim :)

    YanıtlaSil